Categories
Sponsors
Archive
Blogroll Badges
Community
|
Posted in Hayattan | No Comment | 1,802 views | 06/09/2009 10:28
Microsoft’un her yıl başvuru yapan üniversite öğrencileri arasından seçtiği ve MSP ünvanı verdiği öğrenciler arasına bu sene ben de katılmış bulunmaktayım. MSP 2010 seçmelerinde beni de uygun gören Microsoft’a ve çalışanlarına teşekkürlerimi iletiyorum. Her ne kadar uzun bir süredir MCSE+S olsam da MSP ünvanını da hakkıyla yerine getirmek için çalışacağım. Zaten üniversite içersinde gerçekleştirmeyi planladığım bazı projeler vardı. MSP ünvanı ve Microsoft desteği ile bu projelere katılımı arttırabileceğime inanıyorum. Üniversite içersinde vermeyi düşündüğüm projeler: 1) Microsoft sunucu yönetimi hakkında detaylı bilgilendirme. Bölüm tarafından öğrencilere yapılan yanlış ve eksik bilgilendirilmeleri düzeltmeye çalışmak ve öğrencilerin Microsoft teknolojilerine daha yakın ve yatkın olmasını sağlayabilmek.
2) Özellikle son sınıf öğrencilere, MSDN ve SPLA sistemi hakkında bilgi verilmesi ve avantajlarının anlatılması. 3) Neden Exchange Server? konusu altında Linux Mail server yerine Exchange’in kullanılmasının ne gibi artılar sağlayacağının gösterilmesi. 4) Sanallaştırma Teknolojisi – Microsoft Hyper-V: Vmware ile Hyper-V arasındaki farklar ve Hyper-V’nin sağlamış olduğu avantajlar. 5) Microsoft Powershell v2: Nedir, ne değildir, ne işe yarar, artıları nedir.. Özellikle 3. madde ile ilgili ciddi hazırlıklar yapmayı planlıyorum. Okul içersinde Exchange ile ilgili çok sayıda mesnetsiz açıklama var. Ömründe Exchange görmemiş insanlar, Exchange şöyle böyle diyip, bildiri dağıtıyor bir de (hakkaten var böyleleri, ilginç). Bu yüzden Exchange ve dolayısıyla Powershell üzerinde daha fazla durmayı planlıyorum.
Posted in Hayattan | No Comment | 6,439 views | 05/09/2009 21:27
Kırk yılda bir gün canlı müzik dinlemek için Harbiye Orduevi’ne iftara gittik fakat bugün de sanatçının çıkmayacağı tuttu. En büyük zevklerimden bir tanesi Türk sanat müziği eşliğinde yemek yemek. Özellikle bu tür müziklerin yanında mutlaka sıcak bir et yemeği ve mevsim salatası olması gerekiyor benim için. Çok ilginç bir şey öğrendim, canlı müzik dinleyebilmek için ek olarak 3 TL daha veriyormuşuz. Fakat bu 3 TL’nin kişi başı mı yoksa hesap başı mı olduğunu çözemedim. 50 kişilik masanın hesabını 1 kişi de ödeyebilir sonuçta değil mi? Her neyse, sanatçının ne kadar aldığını bir köşeye koyalım, önemli olan, bu yazının da çıkış noktası olan, bugün canlı müzik eşliğinde geçmişlere gidememiş olmam :( Artık yine Youtube’u açıp, TRTint videoları izleme yolu göründü bana :) Bu arada belirteyim, askeri kartı olanlar, her cuma ve cumartesi iftar saatlerinde canlı müzik dinlemek için Harbiye’ye gidebilirler. Bu arada müzik zevkime uygun bir mekan bulmuştum Taksim’de. Adını hatırlayamadığım bir sanatçı, haftasonları, MMO’nun hemen altındaki bir barda, canlı müzik zevkini tattırıyor. Uygun bir zamanda orayı da ziyarete gideceğim, ihtiyacım var buna!
Posted in Hayattan | 1 Comment | 3,550 views | 04/09/2009 19:36
Bazen şirkette Google’ı nasıl yok edebileceğimiz hakkında konuşuyoruz. Her ne kadar Google’ın 2012 yılında batacağını bilsek de bu tarihi neden daha yakına çekmeyelim ki? Yöntem 1: Nükleer bomba kullanmak Google’ı tamamen yok edebilmenin en hızlı fakat pahalı çözümlerinden bir tanesi nükleer başlık gibi duruyor. Eğer ki Mountain View’a 10 tonluk bir nükleer bomba atabilirsek, Google’ın tamamen yok olabileceği düşüncesindeyin. Yalnız bizi engelleyen durumlardan bir tanesi, nükleer başlık edinme zorluğu. Bildiğiniz gibi dünyada en zor edinilen şeylerden bir tanesi kendisi. Dünyanın hiç bir yerinde taşınması ya da bulundurulması yasal değil. Hollanda da bile nükleer başlık taşımanıza izin vermiyorlar. Biz üretelim desek, ciddi para gereken bir çalışma. Kaldı ki nükleer başlık yapma bilgi ve becerisine de sahip değiliz. İlginçtir, Ebay ya da Amazon’da her şey bulunabiliyorken, henüz Nükleer başlık ilanına rastlayamadım. Ne Ebay ne de Amazon’da, sıfır ya da ikinci el nükleer başlık bulamıyorsunuz. İkinci el nükleer başlık nasıl bir şeydir ya da mantıken böyle bir şey mümkün müdür bilemeyeceğim ama Gittigidiyor’da asgarisiz 1 TL’den açık arttırma ile nükleer başlık satan bir satıcıya rastlamadım henüz. Bu durumda çözüm olarak geriye İran’dan nükleer başlık satın almak ya da Çin’e bir taklidini ürettirmek kalıyor. Fakat bunlar da işe yarar çözümler değil. İran’dan alınan nükleer başlığın elde patlama olasılığı var. Keza Çin de öyle. Çin’den alınan kolpa ürün, gemi ile bir konteynırda 1 ayda getirilecek. Bir ay boyunca deniz yolculuğu yapan bombanın nemden dolayı bozulması ve hiç patlamaması gibi bir problem mevcut. Hadi diyelim ki nükleer başlığı temin edebildik, peki bu bombayı fırlatabilecek rampayı nerde bulacağız ya da bulduğumuz rampa, Mountain View’a kadar bombayı gönderebilecek mi? Bunlar belirsiz. Bu sebepler yüzünden nükleer bomba yöntemini es geçiyorum. Belki Google Labs, uranyum zenginleştirme çalışmalarına başlayarak, kendi kendini patlatır. Eğer bu da olmazsa, Google’ı yok edebilmenin daha kolay ve daha ucuz yolları vardır mutlaka, ilerde bunları araştırarak yayınlayacağım.
Posted in Hayattan | No Comment | 1,758 views | 01/09/2009 22:43
Uzun bir zamandır hem Hotmail hem de Gmail hesabımı kullanıyorum. Hotmail üzerinde 1 tane, Gmail üzerinde ise 2 adet e-posta hesabım mevcut. Gmail üzerindeki hesaplarımdan bir tanesini Spam mailler için ayırdım. Forum üyelikleri, kampanya kayıtları ya da sağda solda verilen geçici e-mail adresleri için hep bu gmail hesabımı (1 nolu hesap) kullanıyorum. Böylece sürekli takip etmemi gerektirmeyen, fakat ihtiyaç olduğunda da arama yaparak istediğim maili bulmamı sağlayacak bir hesap oldu. Diğer Gmail hesabımı (2 nolu hesap) ise daha çok bireysel başvurular ya da internet alışverişleri için kullanmaktayım. Hotmail hesabım ise sadece 1 tane ve bu hesabımı (3 nolu hesap) daha çok kurumsal ya da önem derecesi yüksek mailler için kullanmaktayım. Aslında mail hesaplarımı bu şekilde derecelendirerek ayırmak çok işime yaradı. Örneğin daha önce hiç girmediğim A sitesindeki bir yazıya yorum yazmak için 1 nolu hesabımı kullanırken; hayatımda önemli bir yer tutmayan fakat sıkça kullandığım facebook.com hesabımı kullanmak için de 2 nolu mail adresimi kullanıyorum. Fakat MCP ID ya da Mesh hesabım gibi benim için önemli sayılan bilgileri, 3 nolu mail adresim olan hotmail hesabım üzerinden kullanmak daha mantıklı ve güvenilir geliyor. Hotmail ile Gmail üzerindeki farkları screenshot’lar üzerinde incelememiz daha doğru olacak sanırım. Gmail:
Gördüğünüz gibi Gmail gayet temiz ve sade bir arayüz ile karşılıyor beni. Özellikle yoğun saatlerde, Gmail’in kullanım oranlarının arttığı zamanlarda bu temiz ve sade arayüz ile sıkça karşılaşabiliyoruz. Bazen bu sade arayüz, dakikalarca eşlik ediyor bize. Hotmail: Hotmail ise çok hızlı ve stabil bir şekilde inbox’a ulaşmanızı sağlıyor. Sağlamış olduğu mükemmel web arabirimi sayesinde maillerinizi istediğiniz şekilde yönetebiliyoruz. Hotmail’in ise en önemli özelliği, asla Gmail gibi down olmaması. Böylece maillerinize ulaşmada sıkıntı yaşamıyor, mutlu bir şekilde hayatınıza devam ediyorsunuz. Bu yüzden önemli tüm maillerimi Hotmail üzerinde tutmayı tercih ediyorum.
Posted in Hayattan | 2 Comments | 3,160 views | 23/08/2009 03:44
Microsoft Connect is the worst feedback website on the net. I always thought, the worst feedback websites belong to Linux but Connect changed my mind. You can’t see any feedbacks. Everytime I try to reach website, I get “The system has encountered an unexpected error. We apologize for the inconvenience. The issue will be addressed as quickly as possible.” What a lie! Microsoft Connect is encountring issues for months but haven’t fixed yet. I don’t know who is in charge but Microsoft should fire whole Connect team if there is a team. I think whole team is on holiday.
Posted in Hayattan | No Comment | 1,779 views | 09/08/2009 19:58
Go get your guns and your switchblade knives and cut it up
And kill the ones who speak if they speak of us cause they’ll never really tame us [x2] You’re so outa’ control, You’re so outa’ control Go get your guns and your switchblade knives and cut it up You’re so outa’ control, You’re so outa’ control Go get your guns and your switchblade knives and cut it up You’re so outa’ control, You’re so outa’ control I love this song..
Posted in Hayattan | No Comment | 3,066 views | 03/07/2009 17:10
Bir kaç gündür, blog’a yazı ekleyememekteyim. Nedeni ise Adana’da tatil yapıyor olmam. Aslında pek tatil sayılmaz fakat kafa dinliyorum biraz. Cumartesi günü İstanbul’a geri dönüyorum. Exchange Server ve Data Protection Manager çalışmalarıma kaldığım yerden devam edeceğim ve tecrübelerimi yine buradan paylaşacağım. Görüşmek üzere. |