Categories
Sponsors
Archive
Blogroll Badges
Community
|
Posted in Hayattan | 1 Comment | 5,167 views | 28/01/2009 22:42
4. Levent Sanayi sitesine döküm stajı için giderken, Türkiye Fiber Optik ihtiyacının %70’ini karşılayan “Fiberci” üretim tesisisin yol tabelasını? gördüm. Türk Telekom’un ilmik ilmik fiber kablo ile dokuduğu canım Türkiye’min fiberleri, meğer buradan, Himmet Usta’nın elinden çıkıyormuş. Bu arada belirtmek isterim, cidden gidip görmek istedim bu fiberciyi. Fakat yerlerini bulamadım bir türlü. Zaten sanayi sitesinden evimi bile zor bulurken, fiberciyi bulmak büyük başarı olurdu. Son olarak bilgilendirme de yapalım da, boş kalmasın burası. Fiberoptik ya da Optik fiber, kendi boyunca içinden ışığın yönlendirebildiği plastik veya cam fiberlerden oluşmuş bir optik fiberdir. Optik fiberler diğer iletişim malzemelerine oranla uzun mesafelerdeki veri iletişiminin daha hızlı ve yüksek değerlerde yapılabilmesine olanak verdikleri için fiberoptik haberleşme sistemlerinde çok sıklıkla kullanılmaktadırlar. Metal kablolar yerine fiber kabloların kullanılmasının nedeni, daha az kayba neden olmaları ve elektromanyetik etkileşimden etkilenmemeleridir. Optik fiberler aynı zamanda bir çok sensör (alıcı) ve benzeri uygulamaların yapımında oldukça sık olarak kullanılmaktadırlar. Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Fiberoptik
Not: Yukarda bahsi geçen “Fiberci” isimli ilan sahibinin Fiber optik üretmekle uzaktan yakından alakası yoktur, tüm telekom firmalarına saygıyla duyurulur.
Posted in Hayattan | 3 Comments | 6,190 views | 27/01/2009 21:46
Bir çok kişinin sevmemesine rağmen, nedense Windows Media Player’a karşı derin bir sevgi ve saygım var. Eskiden sadece Winamp kullanırken, şu aralar vazgeçilmez bir player’ım olmuş durumda. Özellikle K-lite Codec sonrası gelen Media Player klasik ile birlikte tadından yenmeyen bir çift bunlar. Media Player 11 ve Media Player Classic, benim eski Winamp ve BSPlayer alışkanlıklarımı tamamen silmiş durumdalar. Fakat bugün bir eksiklik hissettim. Genelde Powerfm dinlerim fakat bugün tavsiye üzerine SOMAFM dinlemeye karar verdim. Yalnız SOMAFM yayınlarını .pls ile yapıyordu ve Media Player’ın ne yazık ki .pls desteği yoktu. Sonrasında çözüm aramaya koyuldum ve Jon Galloway’ın Open PLS’i ile karşılaştım. İsmi Open çünkü Microsoft’un açık kaynak kodlu yazılım paylaşım platformu Codeplex.com üzerinden dağıtılan ve kaynak kodları yayınlanmış olan bir PLS açıcı. Yaptığı şey tam olarak, PLS dosyasını, WMP’ın anlayacağı bir dile çevirmek. Siz de Windows Media Player üzerinde PLS dosyalarını açabilmek istiyorsanız, http://www.codeplex.com/openplsinwmp adresine girip, sağ kısımdaki Download linkine tıklayarak, bilgisayarınıza inecek olan OpenPlsInWmp2Setup.exe dosyasını kurmanız yeterli olacaktır. Bundan böyle .pls dosyalarına çift tıklayarak, Media Player ile bu dosyaları açabilirsiniz. Kolay gelsin.
Posted in Hayattan | 3 Comments | 2,454 views | 21/01/2009 20:14
Bugün eposta hesabıma giriş yaptığımda, gelenler arasında ilginç bir mail dikkatimi çekti. Dear customer 64XXXXX,
Based on your download logs, your Premium Account 64XXXXX was shared with other people. This is not allowed. The following logs show how much a certain IP address has downloaded at a certain date. 20.01.2009: 77.XX.XX.XX downloaded 458458 KB It might also be possible that your account has been hacked and other people were using it as well without your knowledge. Please check the IP addresses above. To protect us and yourself from hackers, we have changed your password to Zse2nh. Feel free to change your password to something suiting you better. Please notice that if we detect many different IP addresses in your account in the future, we reserve the right to permanently close your account. Best regards, Yukardaki hesap, ofisteki arkadaşlarında kullanımına sunduğum bir hesaptı. RS, bu paylaşımı yakalamış ve okuyacağınız gibi şifreyi değiştirip, clear bir şekilde de hesabıma göndermiş. Sanırım RS uyarısını dikkate alacağım sevgili arkadaşlar. No more share.
Posted in Hayattan | No Comment | 1,772 views | 20/01/2009 22:04
Az önce 24’ün 7. sezonunun 5. bölümünü izledim. Moralim bozuk bir şekilde yazıyorum bu cümleleri. Çünkü 7. sezonun ilk sessiz saat’ini bu bölümde duyuyoruz. Daha önceki sezonlara ait sessiz saatler arasında beni en çok etkileyenler Janet Bauer ile Ryan Chappelle’in ölümleri olmuştu sanırım. Fakat bu seferki daha farklıydı. Spoiler vermek istemediğimden, kimin için bölümün sessiz saat ile bittiğini söylemeyeceğim fakat gerçekten etkiliyor insanı. Ayrıca sessiz saati dikkatle izlerseniz, arka fonda farklı bir ses bulacaksınız ki bu da çok iyi düşünülmüş ve eklenmiş bir ayrıntıydı bence. 5. bölüm moral bozucuydu fakat yapılması gereken bir şeydi tabiki. Damn Jack!
Posted in Hayattan | No Comment | 1,599 views | 15/01/2009 18:19
Bilişimin her alanında kötü olan Yıldız Teknik Üniversitesi’nin network düzeni bile kötü! Bu okulda çalışan networkcülerin, “kablolama nedir, düzen nedir, kablo düzenleyici ne işe yarar? işe yaramıyorsa neden alınmıştır?” gibi sorulara cevap veremiyor olduğu kesin. Zaten okulda doğru dürüst wireless çalışmıyor haftalardır. Fakat sorunun nerden kaynaklandığı belli. Resimdeki gibi bir network ağı kurarsanız, zaten bir hata çıktığında düzeltmeniz haftalarınızı alacaktır. Bırakın düzeltmeyi, hangi kabloda sorun olduğunu bulmanız aylarınızı alır. İlginçtir Cisco Switch altına kablo düzenleyici koyulmuş fakat onun ne işe yaradığı sanırım bilinmiyor. Peki bilinmiyorsa kim koydu onu? Acaba düzenleyiciyi sistemci, kablo takmayı çaycı mı yapıyor? Hayretler içindeyim, acaba aralardan bir yerden kablo kessem, sorunu kaç ayda çözebilecekler? Önemli olan lablara 3 trilyon harcamak değildir sevgili Rektör! Üniversiteler için en önemli bilgi ve iletişim kaynağı internettir. Artık her işin internetten yapıldığı, notların internetten açıklandığı, ders seçimlerinin internetten yapıldığı bir dünyada, wireless’ı olmayan, bilgisayarlarının yarısının çalışmadığı bir üniversite var mıdır? Ders seçim zamanı, isteğe cevap veremeyen sunucularla uğraştırmak, biz öğrencilere hediyeniz midir? Şu okula bir cluster kurdurmak, çok zor bir iş midir? Okulda mainframe var, 12 işlemcili sunucu var diyen sevgili bilgisayar müh. arkadaşlar, sizce çözüm işlemcide midir? Okulun başına şuan gelsem, bilgi işlemi dağıtır, yerine yeni kadro alırdım. Bu kadroyla daha çok sıkıntı çekeceğimiz ortada ne yazık ki. Kameram çok kötü çekmiş olsa da, resmin büyük halinde nasıl bir karışıklık olduğunu göreceksiniz. Fiberoptik kablolar bile cat5 kabloların içersinde kaybolmuş durumda. Bir yerlerden fiber kablo geliyor fakat nereden geldiği o karışıklık içersinde görülebilir durumda değil. Allahtan alttan gelen kablolar bi düzen içersinde. Orada da kablo bağı yerine, Elektrikçilerin kullandığı bantlar devreye girmiş. Ha kabloları bir araya getirmiş mi? Getirmiş tabiki. Fakat estetik açısından ne kadar hoş bir görüntü sizce?
Posted in Hayattan | No Comment | 5,258 views | 15/01/2009 17:51
Bir türlü karar verememiş durumdayım. Acaba Batman Begins mi daha iyiydi yoksa Dark Knight mı? Başlarda Dark Knight daha iyi görünse de, izledikçe Batman Begins’in de aslında mükemmel bir yapıt olduğunun farkına varıyorum. Nolan gerçekten iyi bir iş çıkarmış. Özellikle filmdeki bazı konuşmalardan çok etkilemiş olduğumu belirtmek istiyorum. Mesela Batman Begins’ı geçen gün 3. kez izledim ve yine farklı duygulara kapıldım. Bruce Wayne ile Rachel arasında geçen ve beni çok etkileyen diyaloğu eklemek istiyorum. Rachel: Job’s getting worse. Aslında yazarken pek etkileyici gelmese de, film izlenirken büyük anlamlar ifade ediyor. Kaldı ki Bruce Wayne için de tokat gibi sözlerdi bunlar. Her ne kadar Bruce, sadece göz boyamak için böyle bir hayat sürüyor olsa da, Rachel’a birşeyler ima ederken, Rachel güzel laf koyuyordu. Rachel’ın, Bruce’un League of Shadows’a katılmadan önce de Bruce’a imalı sözler söylediğini görüyoruz. Farkettim de Rachel’ın öyle bir yozlaşma ve kirlilik içersinde o kadar olgun ve adaletli olması gerçekten çok ilginç. Bruce da olgunluğu, hayata tek başına atılmasından sonra ulaşıyor zaten. Mesela ceketini bir evsize verip, tek başına uzaklaşması ve sonra tekrar aynı evsiz ile karşılaşması, güzel anlardandı bence. Şimdi filmin sonlarına doğru gelen ve bu sefer de Rachel’a tokat gibi inen ve aslında “bak ben “I’m more” idim fakat sen anlamadın” der gibi söylenmiş olan söz geliyor. Rachel Dawes: Wait! You could die. At least tell me your name.
Bruce Wayne: It’s not who I am underneath, but what I do that defines me. Cidden güzel düşünülmüş, etkileyici sözler bunlar. Zaten Lucius Fox ve Alfred’in sözlerini hiç eklemiyorum bile. Bu arada aklıma gelmişken, Liam Neeson’un da mükemmel oyunculuk çıkardığı bir filmdi benim için. Liam’ı bu rolde izlemek bariz zevk vericiydi. Bruce’a sürekli gelen bir soru da vardı filmde. Why do we fall Bruce?
Neden düşeriz peki? Sakar olduğumuz için mi yoksa “We might learn to pick ourselves up.” için mi :) Bunların dışında ikinci filmde de etkileyici sahneler vardı. Bunlar arasında Joker’in bazı sözleri, felsefe kitaplarına bile girebilecek, konu olabilecek cinsten sözler. Zaten Joker gibi bir karakterden de böyle sözler çıkmalı değil mi :) Yazımı “Why so serious?” ile bitirmek istiyorum. Görüşmek üzere..
Posted in Hayattan | No Comment | 1,606 views | 15/01/2009 00:28
Aşağıda yer alan belgelerden, faaliyet alanınıza uygun olan bir tanesinin Nic.tr (“.tr” Alan Adları) Yönetimi’ne iletilmesi yeterli olacaktır. Telekomünikasyon Kurumu’ndan alınmış “İSS (İnternet Servis Sağlayıcı) Genel İzin Belgesi” (Telekomünikasyon Lisansı),
Web tabanlı çalışan tüm kişi ya da kuruluşlar için, başvuran kişi ya da kuruluş tarafından başvurunun ayrıntılarını içeren (var olan .com ya da .net uzantılı web sayfalarının adresleri vb.) bir dilekçe (kişi adına yapılan başvurularda ilgili kişinin nüfus cüzdanı fotokopisi ile birlikte), İnternet hizmeti vereceğini beyan ederek “net.tr” uzantısı için başvuran kişi ya da kuruluşlar için, başvurunun ayrıntılarını içeren ve yapılacağı taahhüt edilen web sayfanın yapılmadığının tespiti durumunda, ilgili alan adının silineceğinin kabul edildiğini belirten bir dilekçe (kişi adına yapılan başvurularda ilgili kişinin nüfus cüzdanı fotokopisi ile birlikte). Yukardaki belgeler, “.net.tr” uzantısı için geçerli. Vakit buldukça diğer alan adları için gerekli olan belgeleri de paylaşacağım. |